Suçlayıcı Çift İlişkileri: Avukat Ve Savcı Olmak

Sağlıklı bir iletişim sürecinin yaşanabilmesi için, etkin dinleme becerilerine sahip olmak gerekir. Etkin dinleme becerisi, karşısındakini ön yargısız, tarafsız bir gözle dinleme ve anlama becerisidir.

Gerektiğinde soru sorarak, netleştirilmesi, doğru anlayıp anlaşılmadığının kontrol edilmesi gibi süreçleri de kapsar.

Etkin dinlemenin yapılabilmesi için ciddi düzeyde odaklanma becerisine ihtiyaç duyulur. Kişinin dinlemeye hazırlanması gereklidir. İçsel dünyamızdaki duyguları asgari düzeyde de olsa düzenlemiş olmalı, düşünce, istek ve arzular kısmen de olsa geri plana atılabilmiş olmalıdır. Dinleme becerisi öğrenilen ve zamanla geliştirilebilen bir beceridir. Problem ve çatışma çözme gibi durumlarda oldukça etkilidir.

Eşler arasındaki iletişim sürecine engel olan en önemli sorun kaynaklarından biri; dinleme becerisini, çiftlerin yeterince uygulayamamasıdır.

Önemli bir takım çatışma ve sorunların çözülmesi sürecinde taraflar birbirini etkili ve yalın biçimde dinleyememektedir. Konuşma yapılmakta, ancak iletişim kurulamadığından, sorunlar için çözümler de bulunamamaktadır. Genelde gözlemlediğimiz, her bir çiftin kendi açısından olayı ya da durumu anlatmaya çalıştığıdır. Herkes sadece kendi penceresinden en iyi biçimde sorunu ortaya koymaya gayret göstermektedir. Bazen oldukça etkili keşif ve gözlemler, tespitler yapılmaktadır. Ancak genellikle her iki taraf da aynı role soyunmaktadır. Görünürde konuşma, iletişim var gibi görülmekte ise de; gerçekte “körler, sağırlar” diyaloğuna dönüşmektedir.

Terapilerde çok sık gözlemlediğimiz bir durumdur bu. Her bir eş diğerinin kendisini dinlemesini, anlamasını, kabul etmesini beklemektedir. Kendi içsel bakış açısından ne kadar doğru düşündüğünü, davrandığını karşı tarafın görmesini istemektedir. Haklılığına o kadar çok inanmaktadır ki, olaya farklı biçimde yaklaşılabileceği fikri yok olmaktadır. Bu tür durumlarda; beklentiler karşılanmadığında ya da ihtiyaç duyulan onay gerçekleşmediğinde, hayal kırıklığı ve öfke ile görünürdeki iletişim tam bir çatışmaya dönüşebilmektedir.

Çiftler görüşmeye geldiklerinde en sık gördüğümüz davranışlardan biri; eşin biri konuşurken diğerinin aslında konuşanı dinlemediği ya da dinleyemediğidir. İç dünyasında, kendisini savunmak, korumak ya da karşı saldırıya geçmek için içsel savunmalarını hazırlamaktadırlar. Öteki eşin konuşması esnasında içsel olarak oldukça aktif olunduğu, içsel dünyadaki avukat ya da savcının iş başında olduğu dikkati çeker. Özellikle güven ve saygının yara aldığı ilişkilerde çok sık rastlanan bir durumdur bu.

Hemen “ama sende böyle dedin, sen de bunu yaptın, senin hiç mi suçun yok? Hep senin yüzünden oluyor bunlar? Sütten çıkmış ak kaşık mısın? Sen de zamanında şöyle yaptın? “ biçiminde sözler ortaya dökülür. Karşılıklı suçlamalar ve saldırganlık ile konuşma hızlı biçimde çatışmaya dönüştürülmektedir. Eşler, eşit biçimde kendilerini ifade edememektedir.

“Avukat Ve Savcı” Haline Gelmiş İlişkilerde Terapi İşe Yarar Mı?

İletişim kurabilmek ve dinleyebilmek için asgari de olsa, yakınlığa gereksinim vardır. Çatışama ortamlarında ise; yaklaşmak adeta tehlikeli hale gelir. Çiftler bu tür yakınlaşma anlarında deyim yerindeyse; gardlarını alarak, zırhlarını kuşanarak iletişime kendilerini tamamen kapatabilirler.

Asla göz göze gelmeyerek, yönünü başka tarafa dönerek, daha fazla saldırganlığa başvurarak tepkiler ortaya konulmaktadır. Böyle bir durumda terapiye gelindiğinde, elbette zamanla yaratılan savunma duvarları hemen kaldırılamaz. Çiftleri birbirinden uzaklaştıran sorun kaynakları da hemen ele alınamaz. Çözülemez.

Öncelikle çiftlerin duvarlara ihtiyaç duymayacakları, saldırıların azaltıldığı, güvenliğin sağlandığı bir atmosferi yaratmak gereklidir. Bu nedenle Çift /Aile Terapistleri çiftlerin iletişim davranışlarına çok odaklanırlar. Konuşma dışında, dinleme becerisinin de ilişkiye dahil olmasına çalışırlar. Eşin biri konuşurken, diğerinin aklıyla ve yüreğiyle karşısındakini dinlemesi, anlamaya çalışması ilişkiyi canlandırır.

Öteki eş konuşurken aklen ve ruhen orada, şimdiki zamanda olup dinlemek hayati önemdedir. İletişim kapılarını açarak oradan bazı bilgilerin içeri sızmasına izin verebilmek, sorunların çözülmesi için umut yaratır.

Sabırla, anlayışla dinlemek, dinlediklerinin kendisi üzerindeki etkilerini gözlemlemek, doğru anlayıp anlamadığı konusunda karşısındakine soru sormak, gerekir ise, “doğru mu anladım? Bunu mu demek istedin? Neyi kastettiğini biraz daha açar mısın? Biraz daha netleştirir misin?” gibi sorularla konuyu netleştirmek faydalı, olumlu davranışlardır.İletişimdeki kazaları, yanlış anlama ve zannetme hatalarını azaltmaya yardımcı olur.

Dinleme becerisi, karşımızdaki insana kendini değerli ve önemli hissettirir. Kendine güven duymasına yardım eder. Problem ya da çatışma her ne ise; çiftlerin kişisel kaynaklarının devreye girerek çözülmesine katkı sağlar.

Her birimizin kendine sorması gereken bazı sorular vardır.

Karşımdaki insanı dinlerken, neleri düşünüyorum?

Gerçekten aklımla ve yüreğimle karşımdaki insana odaklanabiliyor muyum?

Dinlemek için içsel bir hazırlık, çaba gösteriyor muyum?

İletişime uygun olup olmadığımı gözlemliyor muyum?

Karşımdaki kişi konuşurken, aklım geçmişe, olumsuzluklara gidiyor mu?

Karşımdaki insan konuşurken duygularımda, davranışlarımda neler oluyor?

Yukardaki soruları eşlerin kendilerine sorması, kendilerini ve birbirlerini gözlemleyerek, iletişim kapılarını aralamaları mümkün olabilir. İletişim kapıları aralık, açık duran çiftler sorunlarını çözmek için gerekli kaynakları harekete geçirebilirler.

Aile içi iletişim, etkili dinleme gibi psiko eğitim destekleri; Çift/Aile/İlişki Terapistlerinden alınabilir. Mutlaka ciddi sorun olması gerekli değildir. Önleyici, koruyucu aile ve ilişki sağlığı destekleri olarak görülebilir.

 

Bu sitede yer alan tüm yazılı ve görsel materyaller www.elikapsikoloji.com sitesine ve site sahibi Meryem Gül Eren aittir. copyright © 2015 - 2024 - Sayaç : 162349
Bu sitede yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için kullanılamaz.