Aile İçi İletişim ve Sorunlar

Aile üyeleri birbirlerine karşı söyleyemedikleri, kendilerini rahatsız eden sorunları, konunun doğrudan muhatabı olmayan kişilerle konuştuklarında neler olur?Halk arasında bilinen adıyla “dertleşme, dedikodu, gıybet”, arkasından konuşma gibi davranışlar, aile içi ilişkileri olumsuz yönde etkiler.

Aile üyelerinin birbirlerine olan bağlılıkları, dayanışma ruhları ve sadakat duyguları zarar görür. Maalesef, aile terapilerinde, ilişki sorunlarında bu tür arkadan konuşma, dedikodu ya da diğer adıyla üçgenleşme sorunlarına sıklıkla rastlamaktayız.

Aile üyelerinden bazı bireyler bir araya geldiklerinde, orada olmayan diğer aile üyesi hakkında konuşabilirler. Bunda sorun yok elbette.

İki ya da üç kişi bir araya gelince, orada olmayan kişi hakkında neleri, nasıl dile getiriyor? Bu nokta çok önemlidir.

Fikir alma, danışma, nasıl yaklaşacağına yönelik bilgi ve destek için yapılan konuşmalarda sakınca yoktur. Orada olmayan kişiye yönelik kışkırtıcı, suçlayıcı, ayıplayıcı, eleştirel olmayan konuşmalar yapılabilir. Bu nedenle, muhatap dışında yapılacak konuşmalarda, tarafsız kalabilecek, kışkırtıcı olmayan kişilerle konuşmaya, danışmaya dikkat etmek gereklidir. Konuşmanın etkisi ile anında kışkırtılabilecek, eyleme geçebilecek kişilerle, özellikle çocuk ve gençlerle konuşmalarda çok dikkatli olmak gereklidir. Duygusal bağlarla bağlı olunduğumuz ilişkilerde, tarafsız olmak kolay değildir. Aile, çocuk ve eşimiz ile ilgili meseleleri konuşurken, duygusal tarafgirlik dikkate alınmalıdır.

Orada olmayan kişi hakkındaki olumsuz yorum ve konuşmalar neye hizmet ediyor?  Pek çoğumuz, orada olmayan kişi hakkında yapılan konuşmalara” dertleşme, rahatlama, deşarj olma, derdini paylaşma” olarak yaklaşmaktayız. Oysa durum bu kadar basit değildir.

Ortamda olmayan, konunun doğrudan muhatabı olan kişi ile konuşulmadığında, sorun ne ise çözüm şansı yok edilir. En önemli zararlardan biridir bu. Yakınılan, rahatsız eden her ne ise; çözülemez. Çığ gibi büyümeye devam eder.  Konuşmalara tanıklık eden ya da katılan kişilerde de birbirlerine karşı şüphe, tereddüt, güvensizlik ve kendini saklama ya da çekinme gibi duygusal sorunlar yaşanmaya başlanır.

Ortamda olmayan, arkasından konuşulan kişiye yönelik hangi duygu ve düşünceler ortaya çıkmaktadır? “dertleşme” denen konuşmalar söz konusu kişiye karşı olumsuz duygu ve düşüncelerin, olumsuz değer yargılarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu süreç, yani ortamda olmayan kişi hakkındaki yorum ve tespitler genellikle, zaman içinde ciddi bir eleştiri, dışlama, yalnızlaştırma ve reddetme gibi tutum ve davranışlara neden olmaktadır. “Dertleşme” konuşmaları esnasında, konuşmaya dahil olan kişiler, ortamda olmayan kişi hakkında olumsuz önyargılar edinmiş, öfke, nefret, kızgınlık gibi duygulanımları da yüklenmiş olurlar. Bu tür yüklenme duyguları oldukça sinsi biçimde işlev görür. Hiç beklemediğimiz bir anda ve yerde aniden ortaya çıkıverirler. Bir anda ortaya çıkmış gibi olan çatışma ve sorunlar aslında “dertleşme” denen davranışların sadece dolaylı sonuçları olabilir.

“Dertleşme, üçgenleşme, ittifaklaşma” denilen bu tür durumlar sonucu, aile içinde ciddi bölünmeler, gruplaşmalar, taraf ya da saflaşmalar ortaya çıkar. Aile içi bütünlük, sağlamlık duyguları zarar görür. Gruplaşmalar, çekirdek aile içinde olabildiği gibi “geniş aile” üyeleri arasında da olmaktadır.

Çekirdek aile içinde, annenin çocuklarla babaya karşı ittifakı olabilir. Ya da erkeğin kendi eşine karşı kızı ya da oğlu ile yaptığı ittifaklar söz konusu olabilir. Basit gibi görünen yakınmalar, sızlanmalar, eş hakkındaki memnuniyetsizlikler genellikle çocukların olumsuz aşırı yüklenmelerine neden olur. Çocuklar bu tür yüklenmeler sonrasında artık taraf olurlar. Annenin ya da babanın tarafını tutan çocuklarla çok sık karşılaşmaktayız. Diğer ebeveyn dışta ve yalnız bırakılmaktadır. Yalnız kalan ebeveyn suçlandıkça gruplaşma daha da netleşmektedir.

Geniş aile ile yaşanan gruplaşmalar; özellikle gelin kaynana denen ilişkilerde görülmektedir. Aileye sonradan dahil olan aile üyesini kabullenmek yerine, memnuniyetsizlik, eleştiri ön plana çıkmaktadır. Genellikle iki kişi bir araya gelerek “gelin” ya da “damat” ve ailesi hakkında konuşmaktadır. Konuşmalar çok masum gibi görünmekle birlikte yine zaman içinde yıkıcı etkileri ortaya çıkmaktadır. Yeni gelen aile üyesine karşı önyargı, reddetme, eleştiri, güvensizlik yaratmakta, ilişkiyi yavaş yavaş kemirmektedir. Aile büyüklerinin yaptığı olumsuz olabilecek yakınma, dertleşme, hedef göstermeye neden olurken, aile içi gerginlikleri had safhaya taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda, aile büyüklerinin yarattığı çatışmalar sonucu olan boşanma oranları bir hayli yüksektir.

Bu tür dedikodu, gıybet ya da ittifaklar içinde yaşamak kolay değildir. Böyle bir ilişki ortamında, aile üyelerinin birbirlerine güvenmeleri çok zordur. Haksızlığa uğramışlık, anlaşılmamışlık, incinme, uzaklaşma ve yalnızlık gibi acı verici hisler ve duygularla yüz yüze gelmek kaçınılmazdır.

Aile içi güvenilirlik, dayanışma, bağlılık, sadakat, açıklık, dürüstlük gibi değerleri korumak için aile olarak kararlar alınabilir. Ortamda olmayan kişinin rahatsız olabileceği konuşma, yakınma, dertleşme, vb, den kaçınılabilir. Başkalarıyla konuşurken, sözünü ettiğiniz kişi, sanki oradaymış gibi konuşmayı denemek gerekir. Ortamda olmayan kişi hakkında olumlu, takdir, güven, vb, ifadeleri kullanmakta sakınca yoktur. Yapılan konuşma, dertleşme asla ötekini incitecek boyutta yapılmamalıdır. Eğer kışkırtıcı bir ton varsa, aile üyeleri birbirlerini uyarmalıdır.

Arkasından konuşmama, yüzüne ifade etme kuralı daha iyi bir kuraldır. Başlangıçta incitici olsa dahi, kişiye kendini gözlemleme, düzeltme, hatasını fark etme şansı verir. Böylece gereksiz yere üçüncü kişiler devreye sokularak mahremiyet ihlal edilmemiş olur.

 

Bu sitede yer alan tüm yazılı ve görsel materyaller www.elikapsikoloji.com sitesine ve site sahibi Meryem Gül Eren aittir. copyright © 2015 - 2024 - Sayaç : 168894
Bu sitede yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için kullanılamaz.