Sürekli endişeli, kaygılı yaşamak insanı güçsüzleştirir. Dikkat, hafıza, muhakeme süreçleri bozulur. Yorgunluk, enerjisizlik, bıkkınlık, motivasyon eksikliği ortaya çıkar.

Obsesif – Kompulsif Bozukluk (OKB) toplumun yaklaşık yüzde 2’sini etkileyen, “takıntı hastalığı” gibi isimlerle de bilinen ve çoğu zaman depresyonla birlikte seyreden bir psikolojik rahatsızlıktır.

Depresyon hangi dönemde yaşanırsa yaşansın; sosyal, ilişkisel hayatı olumsuz etkiler.Depresyonda olan, depresif duygu durum yaşayan annelerde; dış dünyaya yönelik ilgi ve istek kaybı çok belirgindir.Yorgunluk, enerjisizlik, uykusuzluk, dikkati toplama, odaklama ve sürdürme güçlüğü fazla olabilir.

Sağlıklı bir iletişim sürecinin yaşanabilmesi için, etkin dinleme becerilerine sahip olmak gerekir. Etkin dinleme becerisi, karşısındakini ön yargısız, tarafsız bir gözle dinleme ve anlama becerisidir.

Aile üyeleri birbirlerine karşı söyleyemedikleri, kendilerini rahatsız eden sorunları, konunun doğrudan muhatabı olmayan kişilerle konuştuklarında neler olur?Halk arasında bilinen adıyla “dertleşme, dedikodu, gıybet”, arkasından konuşma gibi davranışlar, aile içi ilişkileri olumsuz yönde etkiler.

Kadın erkek ilişkilerinde, çiftlerin paylaştıkları ortak, yapılandırıcı bazı sırları vardır. Üçüncüye kapalı olan sırlar, çiftin mahremiyetini korur. Bazı sırlar da vardır ki; ilişkileri kemirir. Sadakatsizliğe yönelik sırlar bunlardan biridir.

“Duygu ve akıl yan yana geldiğinde, her zaman duygu kazanır.” Goethe İnsanın hayatta kalabilmesi için doğanın verdiği iki önemli kaynak vardır. Biri herkesin bildiği üzere akıl, diğer deyişle mantıktır. İnsanı diğer bütün canlılardan farklı kılar. Hayatın devamlılığı için akıl her adımda bizi aydınlatır. Işık gibidir.

Yakın ve romantik ilişkilerde duygusal paylaşım, etkileşim içinde olmak, kişilerin birbirlerinin arzu ve gereksinimlerini tanıyarak tatmin etmeye çalışmasına olanak verir. Yakın ilişkilerde bile, bazı insanlar, ihtiyaç ve arzularını sonsuza dek ya da önemli bir rahatsızlık ortaya çıkana kadar bastırma eğilimindedir.

İletişim; karşılıklı etkileme ve etkilenme sürecidir. İnsanlar birbirlerini iyi ya da kötü yönde etkileme gücündedir. Etkileme olumlu yönde ise yakınlığı yaratır. Eğer kötü etkilenme, etkileme yaşanıyorsa, ilişkilerde uzaklığa sebep olur.

Depresyon, kendimize ve başkalarına yönelik değeri, saygı ve güveni kemirir. Kendimize olan inancımızı zayıflatır. Yapmayı istediğimiz çok küçük işler bile, gözümüzde çok büyür. Abartılı olarak algılarız.

“Artık dibe vurdum, hiçbir şeyi beceremiyorum. Kimse beni sevmiyor. İşe yaramaz birisiyim. Hayatın tadı yok. Hiç bir şeyden zevk almıyorum. Halim, enerjim, gücüm yok. Başarmaya hırsım ve umudum da yok.

Sosyal ilişki ve etkileşimler stres ve depresyona karşı koruyucudur.Kişisel gelişim, kendi olmak, özgürlük, bağımsızlık gibi kavramlara yönelik aşırı vurgu günümüz insanını yalnızlaştırdı. Kendimiz olmak, daha çok yalıtılmak, daha çok yalnızlık, acı, terk edilmişlik olarak karşımıza çıkıyor artık.

Beynimiz; bedenimizi iki ana sistem sayesinde yönetir ve yaşatır. Biri sempatik denilen yaşamı korumaya, tehlikelerden kaçmaya hizmet eden, kalp çarpıntısı, gerginlik, kan basıncında yükselme, terleme, ağız kuruluğu, vb, ile kendini gösterir. Kaygı bozuklukları, panik atak ya da hayata yönelik tehdit durumlarında bu sistem beden

Sigara bağımlılığı bütün dünyadaki en yaygın bağımlılık türüdür. Rahatlıkla bulunabilen bir madde oluşu, kullanımını da çok yaygınlaştırmıştır. Önceleri, sigaranın içinde bulunan Nikotinin ciddi bağımlılık yapmadığına inanılıyordu.

Adet döngüsüne bağlı hormonal değişimler kadın bedeninde, ruhsal, fizyolojik bazı rahatsızlıkların yaşanmasına neden olmaktadır En sık karşılaşılan bedensel yakınmalar; memelerde, karında şişlik ve gerginlik hissidir. Memelerdeki dolgunluk hissine bazen ağrı eşlik edebilir. Genel olarak bütün vücutta ödem ve şişkinlik, ağırlık

Aile Terapileri; bireylerin hayatının her dönemini kapsayan sorunlarda etkili olarak kullanılabilmektedir. Hayatın belli bir dönemine değil, tamamına odaklanılmaktadır.

Belirtilere Çoğunlukla EVET Diyorsanız Dikkat Edin

Geleneksel öğretmenler, anne babalar hayal kurmanın sadece çocukluğa ait, boş, zaman öldürme aracı olduğuna inanırlar. Hayal kurmak onaylanmayan, değersizleştirilen, küçümsenen bir şeydir.